
Deniz Hukuku Temelleri: Uluslararası ve Ulusal Düzenlemeler
Deniz hukuku, uluslararası ve ulusal düzenlemeleri kapsayan geniş bir hukuk dalıdır. Denizlerdeki egemenlik haklarını, ticaretin ve seyrüseferin düzenlenmesini, çevre koruma yükümlülüklerini ve denizcilik sektörünün hukuki çerçevesini belirler.
Bu hukuk dalı, devletler arasındaki ilişkileri düzenleyen uluslararası sözleşmelerden, ülkelerin kendi deniz yetki alanlarındaki kurallarına kadar birçok farklı düzeyde yasalar içerir. Bu yazımızda konuya detaylıca değineceğiz.
Uluslararası Deniz Hukuku
Deniz hukukunun temelini oluşturan en önemli belge, 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS)’dir. Bu sözleşme, denizlerdeki yetki alanlarını belirleyerek kıyı devletlerinin ve uluslararası toplumun haklarını ve yükümlülüklerini tanımlar.
BMDHS kapsamında belirlenen başlıca deniz yetki alanları şunlardır:
- Karasuları: Kıyı devletinin tam egemenlik hakkına sahip olduğu bölgedir ve genellikle 12 deniz miline kadar uzanır.
- Bitişik Bölge: Kıyı devletinin gümrük, göç, mali ve sağlık denetimlerini uygulayabildiği, karasularının bitiminden itibaren 12 deniz mili daha uzanan bölgedir.
- Münhasır Ekonomik Bölge (MEB): Kıyı devletinin doğal kaynaklar üzerinde egemen haklara sahip olduğu, kıyıdan itibaren 200 deniz miline kadar uzanan bölgedir.
- Açık Denizler: Hiçbir devletin egemenliği altında olmayan, tüm devletlerin serbestçe kullanabileceği deniz alanlarıdır.
Ayrıca, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından belirlenen düzenlemeler de deniz hukukunun önemli bir parçasıdır. IMO, deniz güvenliği, çevre koruma ve gemi seyrüseferine ilişkin çeşitli uluslararası sözleşmeleri yürürlüğe koyar.
IMO Konvansiyonları ve Temel Düzenlemeler
SOLAS (Denizde Can Güvenliği Uluslararası Sözleşmesi)
1912’de Titanik faciasının ardından ilk kez 1914’te kabul edilen SOLAS (Safety of Life at Sea), denizcilik tarihinin en önemli güvenlik düzenlemelerinden biridir. Günümüzde yürürlükte olan 1974 SOLAS Sözleşmesi, gemilerin güvenlik standartlarını, yangın önleme önlemlerini, can kurtarma ekipmanlarını ve gemi yapım gerekliliklerini belirler. SOLAS, denizcilik sektöründe insan hayatının korunmasını sağlamak amacıyla düzenlenmiş en kapsamlı sözleşmedir.
MARPOL (Deniz Kirliliğini Önleme Uluslararası Sözleşmesi)
MARPOL (International Convention for the Prevention of Pollution from Ships), denizlerin gemi kaynaklı kirlenmesini önlemeye yönelik en kapsamlı çevre sözleşmelerinden biridir. İlk olarak 1973’te kabul edilen bu sözleşme, 1978’de revize edilerek yürürlüğe girmiştir. MARPOL, yağ kirliliği, kimyasal maddeler, sıvı yükler, kanalizasyon atıkları, çöp ve hava kirliliği gibi çeşitli kirlenme türlerine karşı altı farklı ek protokol içermektedir. Konu hakkında daha fazla detaya buradan ulaşabilirsiniz.
STCW (Gemi Adamlarının Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Standartları Sözleşmesi)
1978 yılında kabul edilen STCW (Standards of Training, Certification, and Watchkeeping for Seafarers), gemi adamlarının eğitimi ve sertifikalandırılmasına ilişkin uluslararası standartları belirler. Bu sözleşme, denizcilik sektöründe çalışan personelin nitelikli olmasını ve güvenli bir şekilde görev yapmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
COLREG (Denizde Çatışmayı Önleme Kuralları Sözleşmesi)
1972 yılında kabul edilen COLREG (Convention on the International Regulations for Preventing Collisions at Sea), denizlerde güvenli seyrüseferi sağlamak için çatışmayı önleme kurallarını belirler. Bu sözleşme kapsamında, gemilerin ışıklandırma ve işaretleme kuralları, manevra kuralları ve özel deniz trafik düzenlemeleri tanımlanmıştır.
Deniz İş Sözleşmesi (MLC 2006)
2006 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından kabul edilen MLC 2006 (Maritime Labour Convention), gemi adamlarının çalışma koşullarını düzenleyen küresel bir sözleşmedir. MLC, denizcilerin yaşam standartlarını iyileştirmeyi, iş güvencesini sağlamayı ve çalışma saatleri, ücretler, konaklama ve sağlık hizmetleri gibi konularda asgari standartları belirlemeyi amaçlamaktadır.
Ulusal Deniz Hukuku
Her ülke, kendi deniz yetki alanlarında geçerli olacak ulusal mevzuatı belirler. Türkiye’de deniz hukuku, Türk Ticaret Kanunu, Deniz Çevresini Koruma Kanunları, Gemi Sicili Yönetmelikleri gibi çeşitli yasalarla düzenlenmiştir. Türkiye’nin kıyı devlet olarak haklarını belirleyen en önemli mevzuatlar arasında şu unsurlar öne çıkar:
- Türkiye’nin Karasuları: 6 deniz mili olarak belirlenen Ege Denizi dışında, Türkiye’nin karasuları 12 deniz milidir.
- Türk Boğazları Rejimi: İstanbul ve Çanakkale Boğazları, 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi çerçevesinde yönetilmektedir.
- Deniz Kirliliği ve Çevre Hukuku: Türkiye, MARPOL ve diğer çevre sözleşmelerine taraf olup, kıyılarını ve deniz ekosistemini korumaya yönelik yasal düzenlemeler yürürlüğe koymuştur.
Deniz Hukukunun Türkiye Açısından Önemi
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olup, Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz gibi farklı ekosistemlere sahip denizleri ile önemli bir konumdadır. Bu durum, Türkiye’nin deniz hukukuna dair düzenlemeler yapmasını zorunlu kılmaktadır. Deniz ticareti, enerji nakil hatları, balıkçılık ve deniz turizmi gibi alanlarda ulusal ve uluslararası hukuk kurallarına uyum sağlamak büyük önem taşımaktadır.
Özellikle Türk Boğazları’nın stratejik konumu, uluslararası deniz taşımacılığında kritik bir geçiş noktası oluşturmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi’ne bağlı olarak boğazlardaki yetkilerini ve çevre koruma yükümlülüklerini dengelemesi gerekmektedir.
Deniz hukuku, uluslararası ve ulusal düzenlemeleriyle denizlerdeki faaliyetleri denetleyen kritik bir hukuk alanıdır. Hem kıyı devletleri hem de küresel ticaret aktörleri için büyük önem taşır. Türkiye gibi denizcilik açısından stratejik bir konuma sahip ülkelerde, bu alandaki düzenlemeler ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik açısından hayati bir rol oynar.